Mutlu olmak bizim elimizde. Günümüzde insanların genel olarak mutsuz olduklarına ve sürekli ya kendileri ya da başkaları ile kavga halinde olduklarını görüyorum. Arkadaşlarımın sıklıkla iş değiştirdiklerini, ülkemizde yaşanan terör haberlerive diğer siyasi haberlerden ötürü üzgün olduklarını ve çevrelerindeki olumsuzluklardan ötürü sürekli yakındıklarını görüyorum. İnsanların daha çok hak ve özgürlük aradıklarını ama bunu yaparken ölçüyü kaçırdıklarını, hak aramak ile saygısızlık arasındaki çizgiyi ihlal ettiklerini görüyorum. Yeni gelen neslin sabırsız ve tahammülsüz, daha işe başlamadan yorgun ve bıkkın, en kötüsü mutsuz olduklarını gözlemliyorum. Çocuk yetiştiren bir anne olarak, arada bir dönüp bizim gençliğimizi de tabii ki çok eleştirdim. Bizim sorgusuz her şeyi yaptığımızı ve bunun da çok doğru olmadığını fark ettim. Ama ne bizim gibi olmak, ne de şimdiki nesil gibi olmak bence doğru olanı. Haklarımızı aramayı bilmeli ama hak aramak ile saygısızlığı, ölçüsüzlüğü ve hatta terbiyesizliği birbirine karıştırmamayı iyi öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Çok inandığım bir ilke vardır ve bu genel olarak hayat prensibim olmuştur. Yaptığım şeyleri öncelikle başkaları için değil kendime olan saygım için yaparım. Sanıyorum artık kendimize olan saygımızı kaybetmeye başladığımız için, başkalarını sayamıyoruz. Saygı, sevgi, hoşgörü, vb. özelliklerin olmadığı bedenlerde, beyinlerde mutluluk da olmuyor tabii ki. Bana kalırsa aşağıdaki yazımı okuyun ve mutluluğa giden yolları birlikte bulalım derim.
Mutsuzluk virüsü size bulaşmasın
Mutsuzluk bulaşıcı bir viral hastalık gibi hızla yayılıyor. Yaşlı, genç, zengin, fakir dinlemiyor, herkese, her ülkeye bulaşıyor. Mutsuzluk virüsünün hızla yayıldığı ülkelerden biri de bizim ülkemiz, Türkiye...
Belki de insanın sürekli tatmin olmamasından ve hep daha çok istemesinden kaynaklanıyor bu mutsuzluk hastalığı. İşte bu nedenle insanın olduğu her yerde yakınmalardan ve tatminsizlikten söz etmemiz mümkün.
MUTSUZLUKsorunu sadece bedensel yapılanmada yaptığı tahribatlar nedeniyle değil, yaptığı ruhsal tahribatlar nedeniyle de önemli. Kronik yorgunluk/Fibromiyalji’den depresyona, uykusuzluktan rahatsız ayak sendromuna kadar birçok sağlık sorununun arkasında mutsuzluk yatıyor. Son yıllarda şu nokta daha iyi anlaşıldı: “İyi hayata giden yolda” yalnızca refah ve sağlık yeterli değil. Yeteri kadar sağlığınız ve paranız da olsa mutlu değilseniz eğer bir sürü problem ardı ardına sıraya giriyor.
En etkili ilaç: Şükretmek
Mutlulukla ilgili herkes kendine göre bir reçete üretmiş. En güvenli reçete Ernie E. Zelinski’nin hazırladığı reçete gibi görünüyor. Zelinski’nin reçetesinde tam on üç mutluluk ilacı var. Bunların içinde bana göre en etkili olanı, size en çok tavsiye edeceğim son ilaç, yani “şükran duygusu”dur. Bu duygu size “var olanla yetinmeyi bilmek”, “küçük güzeldir”, “az çoktur” diyebilmeyi, “sahip olduklarınızın değerini bilmeyi” öğretecek en etkili mutluluk hapıdır.
Üstelik bu ilaç BEDAVA!
Hayal edin 7 milyar nufüslu bu dünyada insani koşullarda yaşayamayan insanları. Endonezya, Hindistan, Pakistan, Afrika gibi ülkelerde yaşanan su, temizlik, açlık ve sağlık problemlerini. Savaştan kaçıp her şeyini kaybedenleri. Şunu anlamak benim için en önemlisidir ve altını kalın çizgilerle çiziyorum: “bulduğumuz ve olduğumuzla yetinmenin, mevcudun da değerini bilmenin önemi”. Bir kez daha hatırlatalım: Şükran duygusu binlerce yıldır kullanılan bir mutluluk ilacı ve her defasında yüzde yüz sonuç veriyor. Üstelik bu ilaç her zaman elinizin altında ve bedava!
BUNU KESİP SAKLAYIN: İşte mutluluk reçetesi
- Doyum sağlayacak kadar bir amaç,
- Geçinebilecek kadar bir iş,
- Temel ihtiyaçlara yetecek kadar zenginlik,
- İş ve eğlenceyi dengeleyecek kadar sağlıklı bir akıl,
- Birçok insanı beğenecek, bunlardan birazını da sevecek kadar şefkat,
- Kendini sevecek kadar özsaygı,
- Muhtaç olanlara verecek kadar iyilik duygusu,
- Zorluklarla yüz yüze gelecek kadar cesaret,
- Sorunları çözecek kadar yaratıcılık,
- Her an gülecek kadar mizah duygusu,
- İyi bir yarınıbekleyecek kadar umut,
- Hayatı bütün değerleriyle yaşayacak kadar bir sağlık,
- Sahip oldukların için şükran duygusu.
MUTSUZLUK sorununun yaygınlaşmasının önemli bir nedeni de ruhumuzun gittikçe daha sık yaralanıp tırmalanması, ruhu onarmayı ihmal etme yanlışımızın gün geçtikçe yaygınlaşıp artmasıdır. “Ruhu onarmak” hepimiz için en önemli problem haline gelmiştir ve iyi hayat sadece “zevk odaklı yaşamak” ile ilgili bir şey de değildir. Doğal olarak ruh her zaman hazların, yeni ve farklı coşkuların, zapt edilmez heveslerin peşindedir. Yetinmeyi ve şükretmeyi pek bilmez ve hep yeni heyecanlara yelken açmak, yeni oyuncaklarla tanışıp oynamak ister.
Ve ne yazık ki, bu süreçte ne bunların çoğunun kendisi için zararlı olabileceğini ne de durup dinlenmesi yavaşlayıp hız kesmesi kendini onarmaya zaman ayırması gerektiğini fark etmez. Hızlandıkça hayatı daha çok ıskalarız. Iskaların ve ıskaladıklarımızın sayısı arttıkça da ruhumuz bedenden bedenimiz ruhtan kopar. Onarılacak şeylerin sayısı her gün biraz daha artar.